Basına ve Kamuoyuna Acil Çağrımızdır 9 Temmuz 2013
Basına ve Kamuoyuna çağrımızdır,
08 Temmuz Pazartesi günü; İstanbul Valisi’nin Gezi Parkı’nın halka açıldığı beyanı üzerine Dayanışmamız, halkımızla birlikte aylardır sürdürdüğü meşru ve haklı mücadelesi sonucu kazandığı Parkı’na gitmek istemiş ancak yine polisin olağanlaşan şiddeti ile karşı karşıya kalınmıştır.
Gelişmeleri ve gözaltlılara dair açıklamalarımızı dün gece bu sabah kamuoyuna duyurduk. Şunu baştan belirtmek isteriz ki; Taksim Dayanışması taleplerinden ve kararlılığından vazgeçmeyecektir.
Dayanışmamızın 09 Temmuz Salı günü yaptığı toplantı notlarını basın ve kamuoyu ile paylaşıyor ve dayanışmaya yapılan saldırı, gözaltılar ve sonrasında yaşanan hukuksuzluğa karşı mücadelemizi halkımızla birlikte sonuna kadar sürdüreceğimizi duyuruyoruz.
1- Bu mücadele sürecinde gözaltına alınan ve tutuklu bulunan tüm yurttaşlarımızın serbest bırakılmalarını talep ediyoruz.
2- Gözaltında olan Dayanışma temsilcilerimizden ve TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesinden Mimar Mücella Yapıcı’nın ev araması; savcı olmadan, atılı suçlama ve ne arandığına dair hiçbir bilgi olmadan yapılmaktadır. Hukuksuzluğa itiraz eden avukatlar ise çevik kuvvet çağrılacağı tehditlerine maruz kalmışlardır. Dayanışma bileşenlerimizden İstanbul Tabipler Odası Genel Sekreteri Ali Çerkezoğlu, Elektrik Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı Beyza Metin, HDK Yürütme Kurulu Üyesi Ender İmrek ve Haluk Ağabeyoğlu’nun evlerinde de bu hukuksuz aramaların devam ettiği bilgilerini almaktayız. Basın emekçilerini bu hukuksuzluğu teşhir etmeye ve halkımızı bilgilendirmeye davet ediyoruz.
3- Taksim Dayanışması yalnız değildir. 09 Temmuz 2013 Salı akşamı yurdun ve İstanbul’un dört bir yanında gerçekleşecek forum ve etkinliklerde Dayanışmaya yapılan hukuksuz müdahale halkımızdan hak ettiği cevabı bulacaktır.
4- Saat ve günü daha sonra belirtilmek üzere, Dayanışma temsilcilerimiz adliyeye sevk edildiklerinde halkımızı birlikte durmaya ve tüm gözaltına alınan ve tutuklananlara sahip çıkmaya çağırıyoruz.
5- Dayanışmamızın hem bileşenleri hem de etkinlikleri bütünüyle yasal, meşru, Anayasa dâhilinde ve barışçı niteliktedir. Bu süre içinde haklarımızı kullanmamızı hukuksuz ve zorla engelleyen, kamuoyunu yanıltan, halka şiddet uygulayan bütün kamu görevlileri hakkında suç duyurusunda bulunacağız.
6- Bu süreç içinde yaptığımız bütün etkinlikleri halkımızla birlikte milyonlar olarak sahipleniyoruz. Eğer parkların, meydanların, kamusal alanların halka açılmasını istemek suç ise kendimizi ihbar ediyoruz. Halka uygulanan şiddetin durdurulmasını istemek suç ise kendimizi ihbar ediyoruz. Başta toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkı olmak üzere, Anayasal haklarımızı kullanmak suç ise kendimizi ihbar ediyoruz.
7- Öte yandan, önce masa/sandalye terörü, arkasından inşaat ve kepçelerle ve arkasından polis saldırıları sonucu oluşan Taksim Esnafı’nın mağduriyetinden doğrudan ve açık olarak siyasi iktidar ve onun kamu görevlilerinin suçlu ve sorumlu olduklarını ilan ediyoruz.
8- Beş yurttaşımızın hayatını kaybetmesinden, binlerce insanın yaralanmasından, onlarcasının kalıcı sakatlıklarla karşı karşıya kalmasından doğrudan ve açık olarak siyasi iktidar ve onun kamu görevlilerinin suçlu ve sorumlu olduklarını ilan ediyoruz.
Biz haklı, demokratik ve meşru taleplerimizi savunmaya devam edeceğiz. Gözaltına alıp yargılamaya çalıştığınız Dayanışma Temsilcileri değil, Anayasanın ve uluslararası insan hakları sözleşmelerinin tanıdığı haklar ve özgürlüklerdir. Haklarımız, özgürlüklerimiz ve dayanışmamızdan vazgeçmeyeceğiz. Dayanışma Temsilcilerimizin yanında halkımızla birlikte Çağlayan’da olacağız.
Taksim Dayanışması