Taksim Dayanışması’nın 27 Aralık’taki “Yağmaya, Soyguna, Talana, Şiddete Karşı Dayanışmaya Devam…” Çağrısı Üzerine

Basına ve Kamuoyuna;

Onbir yıldır ülkeyi yöneten AKP-Cemaat ittifakı çatladı; büyük bölümü kentsel yağma kaynaklı rüşvet, yolsuzluk, ihtilas (aşırma), irtikâp (yiyicilik) dosyaları ortaya dökülmeye başladı.
Taksim Dayanışması’nın; “dayanışmamızın asıl hedefi olan yağma, talan, şiddet ve soyguna son demek için 27 Aralık 2013, Cuma günü saat 19.00 da Taksim’deyiz!” çağrısı hemen her kesimden büyük destek gördü.

27 Aralık akşamı İstanbul Taksim’de ve eş zamanlı olarak Türkiye’nin dört bir yanında sokaklara çıkan halk yolsuzluklara tepkisini gösterdi.
Binlerce yurttaş 27 Aralık akşamı saat 18.00’dan itibaren Harbiye’den Cihangir’e, Taksim Meydanı’ndan Galatasaray’a kadar sokakları doldurdu. Siyasi iktidar tarafından her ne kadar görülmemeye ve gösterilmemeye çalışılsa da; her türlü dezenformasyona, komplo teorilerine, baskı ve şiddete rağmen insanlar, en tabii Anayasal haklarını kullanmak üzere bir araya geldiler.

İktidar partisinin aynı akşam Atatürk Havalimanı’nda miting tertip etmesine ses çıkarmayanlar ise, “Hırsız Var!” diye bağıran yurttaşlara gene biber gazlarıyla, (sabık İçişleri Bakanı’nın giderayak bir kez daha itiraf ettiği gibi) biber gazlı tazyikli sularla, plastik mermilerle, akrepler ve TOMA’larla vahşice saldırdı.
Polisin bu vahşice saldırısına rağmen geri çekilmeyen yurttaşlar eylemlerini gece yarısına kadar sürdürdü.

27 Aralık açık olarak göstermiştir ki;

Mahallesine, kentine, ağacına, parkına, kimliğine, yaşam tarzına sahip çıkan halk, muktedirlerin kendi aralarındaki çıkar kavgalarında taraf olmak değil; kendi sözünü söylemek, bütün hırsızlardan hesap sormak için sokaklardadır.

27 Aralık açık olarak göstermiştir ki;

Aralarındaki çıkar çekişmeleri nedeniyle bugünlerde ne kadar çatışsalar da, iktidar bloğunu oluşturanların asıl büyük korkusu halkın tepkisidir.

27 Aralık açık olarak göstermiştir ki;

Yolsuzluk, yoksulluk, soygun düzenini ancak halk temizler.

Ve 27 Aralık açık olarak göstermiştir ki;

Mayıs ayı sonunda İstanbul’da Gezi Parkı’nda başlayan büyük Haziran İsyanı’nın ateşi hepimizin kalbinde ve gönlünde bütün ihtişamıyla yanmaya ve yolumuzu aydınlatmaya devam ediyor.

Taksim Dayanışması olarak; 27 Aralık’ta (ve tabii ki öncesinde ve sonrasında) sadece İstanbul’da değil Türkiye’nin dört bir yanında daha güzel, daha eşit ve daha adil bir hayat için gayret gösteren herkesi dostluk ve dayanışma duygularımızla selamlıyor, umudumuzu büyütebileceğimiz nice güzel yıllar diliyoruz.

Bir kez daha;
Bu daha başlangıç, Mücadeleye Devam!

Not: 27 Aralık 2013 Cuma akşamı saat 19.00’da yapılacak olan basın açıklaması, yine vahşice baskı, zor ve şiddet kullanılarak engellenmiştir. Anayasal haklarını barışçıl bir şekilde kullanmak isteyen binlerce insan yine hayati bir tehlike ile karşı karşıya kalmıştır. Aynı saatlerde ise Taksim Dayanışması’nın “eylemi bitirdiği” yönündeki iddia tamamen dezenformasyon amaçlı, gerçeklikten uzak ve art niyetlidir.
27 Aralık’ta, şayet polis şiddeti ve zulmü olmasa idi yapılacak olan basın açıklaması metni aşağıda yer almakt
adır.

Çürümüş Her Ne Var İse;
Yağmaya, Soyguna, Talana Karşı Dayanışmaya Devam…

Her bir taraftan çürümüşlüğün kokusu geliyor.

Haziran ayında Taksim Gezi Parkı’ndan yayılarak ülkemizin meydanlarında, caddelerinde, sokaklarında; daha onurlu, daha adil, daha kardeşçe ve daha güzel bir yaşam için yükselen haykırış; ülkeyi 11 yıldır yöneten siyasal iktidarın, onu oluşturan her türlü koalisyonların, cemaat ilişkilerinin, sermaye bağlantılarının arasındaki yağma kavgasını iyiden iyiye gün yüzüne çıkarmıştır.

Bugün başta İstanbul olmak üzere bütün kentlerimizde; mahallelerini, kentlerini, meydanlarını, kıyılarını, ağaçlarını, ormanlarını, geleceklerini, kültürlerini kimliklerini, insanca yaşam onurunu, meslek ve bilim ilkelerini, kısacası yaşamın ta kendisini savunurken akıl almaz, vicdana sığmaz polis şiddeti ile canlarını yitiren tüm arkadaşlarımızın, yaralanan, kalıcı sakatlık yaşayan tüm yurttaşlarımızın vebalini taşıyanlar; bu rezil soygun, rüşvet ve yağma düzeninin devamından medet umanlardır.

Yaşamlarımız ve tüm ortak değerlerimiz üzerinde kurulmak istenen tahakküme karşı mücadele eden milyonlarca masum insana ölümüne şiddet uygular iken “kahraman” olan, taltif edilen kolluk kuvvetleri, ülkeyi yaşanmaz hale getirip tek bir kelime hesap vermeyen idareciler, sorumluları aklama yarışına giren siyasiler, en temel demokratik haklarımızı kullanan bizleri yargılamaya çalışanlar, herkesin gözü önünde arkadaşlarımızı katledenleri “ak”lamak için uğraşanlar; kendi rezillikleri, kirli ilişkileri ayyuka çıkınca bir anda gözden çıkarılmışlardır.

Ucu her nereye gidecekse, tüm bu soygun, rüşvet ve talan iddialarının üzerine ısrarla gidilmesi gerekirken Başbakan halen daha Gezi’yi ağzından düşürmeyerek komplo teorilerine sığınmaktadır. Halkın ortak değerlerini, kamusal alanlarını talan eden, bilimselliği olmayan, ekolojiyi katleden, toplum yararına aykırı ve bugün yolsuzluklar ile anılan türlü projeleri dikte etmeye devam etmektedir.

Taksim Dayanışması olarak, daha yaşanabilir, daha insani, daha demokratik, bilimden, doğadan, özgürlükten, barıştan, adaletten yana bir kent ve ülke özlemiydi bizleri ve milyonlarca insanı sokaklara taşıyan. Şimdi bu özlemimize ne kadar sahip çıkmamız gerektiğini daha iyi anlıyoruz. Bu büyük insanlık düşünün, yağmayı, talanı sürdürecek olan ve aslında birbirinden hiçbir farkı olmayanların iktidar hesaplarına heba edilemeyeceğini biliyoruz. Hepimizin birbirinden sorumlu olduğunu ve ancak bir arada durabildiğimiz takdirde bu düşü yeryüzünde gerçek kılabileceğimizi görüyoruz.

Dayanışmamızın ve onurlu direnişimizin haklılığının tüm dünyaya bir kez daha kanıtlandığı ve halkımıza uygulanan şiddetin asıl gerekçesinin, iktidarın çatırdayan soygun düzeninin devamı için demokrasiden, hukuktan, adaletten, insanlıktan, barıştan ve doğadan yana her türlü sesin kısılmaya çalışılması olduğunun da ortaya çıktığı günleri yaşıyoruz.

Bizler kendimizden zerre kadar şüphe etmedik. Çünkü umudumuzdan, daha güzel bir dünya özlemimizden ve birbirimizden başka hiçbir şeyimiz yoktu. Ne paraya iman ettik, ne de sırtımızı birilerine yasladık.

Bugün de; şiddetin, baskınının, yolsuzluğun, yoksulluğun, yağmanın her türlüsünün vebalini taşıyanlar ve onlara arka çıkanların tümü hesap verene kadar dayanışmamızdan ve haklı mücadelemizden vazgeçmeyeceğiz.

Bu kararlığımızı bir kez daha göstermek, dayanışmamızın asıl hedefi olan yağmaya ve talana son demek, kente karşı işlenen tüm suçları ifşa etmek ve taleplerimizi tekrar dillendirmek için, her türlü hukuksuzluğa, komplolara ve baskılara karşı, tertemiz bir hava solumak için, barışçıl ve şiddet içermeyen hak ve hukuk mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğiz.

Taksim Dayanışması