Basına ve Kamuoyuna,
Toplumumuzun en temel demokratik ve insan hakkı taleplerini ifade etme hak ve iradesine karşı iktidar, şiddet, baskı ve yasakçı politikalarına inatla devam etmektedir.
Tüm dünyada Emeğin ve Dayanışmanın günü olan 1 Mayıs 2014’te halkın ve emekçilerin evrensel- anayasal haklarını yok sayarak Taksim Meydanı’nı ve bütün İstanbul’u 39 bin polis ve 50 Toma ile abluka altına alan iktidar insanların toplanma özgürlüğü, ifade özgürlüğü, ulaşım hakkı ve hatta yaşam hakkını ortadan kaldırıp tam 274 kişiyi gözaltına aldı ve onlarca yaralanmaya sebep oldu.
1 Mayıs günü uygulanan polis şiddeti ve onun devamı olan gözaltılar toplumu korkutmayı, sindirmeyi hedeflemektedir. Emniyet yetkilileri gözaltı süresini uzatmak için hukuk dışı yöntemler dahil her yolu deniyor. Sağlık kontrollerinin tutuldukları Emniyet Müdürlükleri’ne en uzak hastanelerde yapılması, ifadelerin el yazısıyla alınması gibi yavaşlatma yöntemleri, gözaltı sürelerinin “iş yoğunluğundan” uzatılması için bir bahane olarak kullanılıyor. Koca bir metropolün merkezini saatler boyunca kapatan kolluk güçleri, gözaltına aldığı insanları adli makamların önüne getirmemek için anlamsız gerekçeler öne sürmektedir.
Hala gözaltında tutulan 171 arkadaşımızın ilk gözaltı süresinin dolması üzerine ek süre isteyen İstanbul Cumhuriyet Savcısı İrfan Aydın, gerekçe olarak “evrak yoğunluğunu” göstermiştir. Savcı, bu sürenin 3 Mayıs sabah 09.00’da dolmasından saatler sonra ikinci defa uzatma istenmiş, bu kez de “suçların zincirleme ve organize şekilde işlenmesi”, “şüpheli sayısının çokluğu”, “delilerin toplanmasındaki güçlük” ve “görüntülerin izlenerek teşhis işlemlerinin yapılacak olmasını” gerekçe olarak gösterilmiştir.
Uzatma kararlarının düzenlenme saatleri arasındaki üç saatlik zaman diliminde arkadaşlarımız hiçbir hukuki gerekçe olmaksızın alıkonulmuştur. Hiç kimse hukuksal dayanak olmaksızın bir saniye dahi içeride tutulamaz. Bütün bu zorbaca oyalama taktikleri ve uygulanan açık hukuksuzluk, topluma gözdağı verme ve sindirme çabasının bir başka biçimidir. 1 Mayıs’ta anayasal haklarını kullanan arkadaşlarımızın maruz bırakıldığı bu zorbaca uygulamaları kınıyor ve gözaltındaki arkadaşlarımızın derhal serbest bırakılmasını talep ediyoruz.
Gözaltındaki arkadaşlarımızın avukatları bu akıl almaz uygulamaların sistematik hale gelmemesi için müvekkilleri getirilene kadar Çağlayan Adliyesi’nden ayrılmamaya karar vermiştir.
Hukuku işlevsiz hale getirerek tüm bu gözaltı sürecini keyfi cezalandırma ve sindirme mekanizması haline getirmeye çalışanlara karşı, insanlıktan, adaletten ve vicdandan yana olan herkesi 4 Mayıs saat 11.00’da İstanbul Çağlayan Adliyesi’ne bekliyoruz.
TAKSİM DAYANIŞMASI